Home Page
Photo Page
What's New Page
Contact Page
Favorite Links
Slide Show
Catalog Page
Custom Page
Custom2 Page
Custom3 Page
Custom4 Page
Guest Book Page
Photo2 Page
Photo3 Page
Photo4 Page
Photo5 Page
Photo6 Page
|
 |
|
İnsanlar sever,sevilir,yaşar,yaşatır. Peki ama neden? "Doğanın kanunu bu." gibi klasik cümlelerden başka nasıl açıklanır? ( Belki klasik değil de test olsaydı sallardık ama o şansımız da yok :) ). Sallamayın önemli bir konu bu.
Sarı saçlı, mavi gözlü, hanım hanımcık, güzel yemek yapan ütüden anlayan, baktıkça derinleşen, derinleştikçe girdaplaşıp insanı içine çeken bir güzeldi hep hayalim. O konuşmaya başlasın, ben işaret parmağımla dudaklarını kapatayım. Mavi gözlerine dalıp, okyanuslarda yüzmenin keyfini yaşayayım. O gülümsesin; ben kendimi ona feda edeyim.
Şu anda sınıfta altı kişiyiz; iki kız, dört erkek. Dört kişi yarım saat sonra başlayacak sınava çalışıyor, o başını sıraya koymuş bilmemki ne yapıyor. Bense onu yazıyorum; o benden habersiz, sınıf benden habersiz, ben sınavdan habersiz... Karıştırmayalım; o; sarı saçlı, mavi gözlü güzelim değil, ama o da mavi gözlü. Endamı yerinde değil; boyu benden kısa yani istediğim gibi.
Bir güzel vardı bilenler bilir. Anadolu yakasında oturuyordu. Bense Avrupa. Gel benim ol; ilk çocuğumuz Avrasya olsun demedim, diyemedim, beş yıl bekledim; o bende habersiz, ben kendimden habersiz. Hep hayalimdeki güzel bu diye düşünürdüm. Meğer ne saçları sarı, ne gözleri maviymiş. Gözden ırak olan; hayale yakınmış...
Yine saçmaladım biliyorum ama saç malanmaz; saç taranır :) . Yine daldan dala atladım biliyorum ama maymun değilim, Darwin hiç değil :) ..
KASIM 2003
|
| |
 |
|
 |
 |
|
|
|
 |
 |
|
 |
|
Saat sıfır altı; kalk, yatak topla, Üstünü giy, dişlerini fırçala, Kapanmadan yetiş doğru kapıya, Uykulu uykulu çık en üst kata... |
Saat altı buçuk; etüde başla, Ayakkabına at bir fırça, boya, Bir kağıt sıkıştır kapı camına, Uykun mu var koy kafanı sıraya...
***********
Zil çaldı yemekhaneye koş, durma! Kuyruğa kayna; itişe-kakışa. Yemeğini ye doğru lavaboya, Sonra arkadaşlarınla sahaya...
***********
Muhabbet başlar, kayar hocalara, "Elen oğlum efladım" der Muz hoca. Muhabbet biter, tören alanına, "Tarihten aldığın feyzle" sınıfa...
***********
"Sakalını kes" der Dilaver hoca, Sakalla, atkıyla almaz sınıfa Sonra Muzo'nun "ısıtıcı"sına Böyle geçer bir sabah YAMANLAR'da..
2003
|
| |
 |
|
|
 |
CEVDET YILDIZ
 |
|
Mektuplar elimde,
Tabancam belimde,
Hasretin dilimde,
Gel beni terketme.
|
Aşkımız kalbimde,
Sevdamız dillerde,
Mutluluk resimde,
Gel beni terketme.
Mavi gözlerinde,
Hasret var içinde,
Aşkı gör gözümde,
Gel beni terketme.
Ayrılık kelime,
Gerçekler kalbimde,
İntihara itme,
Gel beni terketme.
Hasretlik gurbette,
Yalnızlık kabirde,
Ölüm var bu yerde,
Gel beni terketme.
17/02/2001
|
| |
 |
|
|
|
YAMANLARIN GULU
 |
|
Kuruş yok cebimde,
Aşkımız doyurur.
Yama var her yerde,
Aşkımız ısıtır.
|
Gaste yok çarşaflık,
Banklar yok yataklık,
İnan yok sıcaklık,
Aşkımız uyutur.
Sakın bana bakma,
Bakıpta utanma,
Yüzümü kızartma,
Aşkımız yaşatır.
Tırnaklar uzamış,
Saç, sakal karışmış,
Çamura bulanmış,
Aşkımız arıtır.
Sokakta çocuklar,
Elinde misket var,
Yuvarlar dururlar,
Bu aşkımız bakar...
17/02/2001
|
| |
 |
|
Send an email
 |
|
Kuruş yok cebimde,
Aşkımız doyurur.
Yama var her yerde,
Aşkımız ısıtır.
|
Gaste yok çarşaflık,
Banklar yok yataklık,
İnan yok sıcaklık,
Aşkımız uyutur.
Sakın bana bakma,
Bakıpta utanma,
Yüzümü kızartma,
Aşkımız yaşatır.
Tırnaklar uzamış,
Saç, sakal karışmış,
Çamura bulanmış,
Aşkımız arıtır.
Sokakta çocuklar,
Elinde misket var,
Yuvarlar dururlar,
Bu aşkımız bakar...
17/02/2001
|
| |
 |
|
|

Send an email |
|
|